Terapiye İhtiyacınız Olduğunu Nasıl Anlarsınız?
- Esra Değirmenci
- 2 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur

Terapi… İnsanın kendini, kendi gerçekliğini keşif süreci. Bazen hepimizin canına tak eden bir duygusu, bir yaşantısı olur ve can havliyle terapiye gitmeyi düşünürüz. Ama üzerine zaman geçince, uyuyunca, sakinleşince, arkadaşlarımızla sosyalleşince bu fikirden vazgeçeriz. Anlık kararlarla da olsa, üzerine düşünerek de olsa yolunuz terapi odasına düştüyse kendiniz üzerine çalışmak için bir fırsat yakalamışsınızdır ve değerlendirmek isterseniz yaşamınıza bir uzman eşliğinde bakabilirsiniz.
Peki ya karar veremiyorsanız? İnsan ne zaman terapiye başvurmalıdır? Bunun kesin ve keskin cevapları olmamakla beraber bir insan yaşamının belli alanlarında (ilişkiler, iş ve özel yaşam, duygu ve düşünceler, günlük rutin ve hayatın olağan akışı) olağanın aksine aksaklıklar yaşıyorsa, işlevselliğinin bozulduğunu hissediyorsa, belli duygulanımları tolere edemiyor ve sürekli depresif hissediyorsa, ilişkilerinde zaman zaman yaşanabilen çatışmalar genele yayılmışsa, geçmişten getirdiği duygular bugünü fazlaca etkiliyorsa terapi almayı düşünebilir.
Çevrenizden bu konuda geri dönüşler alıyor da olsanız eninde sonunda bu kararı verecek olan sizsiniz. Sizin içinizde bir yerde terapiye gitme düşüncesi, terapiye gitme duygusu oluştuysa sanıyorum ki bu boşuna değildir. Bu sese kulak vermek, yardım isteyen, değişmek isteyen, iyileşmek isteyen parçanıza dönüp bir bakmak yararlı olur. Bunu siz yapmazsanız, sizin yerinize kimse yapmayacaktır.
Terapiye giderken tümüyle terapiye gitmek istemeyen, değişime direnen, endişelenen, emin olamayan parçanızı bir kenara bırakmak zorunda değilsiniz. Hatta mümkünse bu parçanızı da yanınıza alın ve danışan koltuğuna öyle oturun. O koltukta endişelerinizi, kafa karışıklıklarınızı, hem gelme hem tereddüt etme duygularınızı da konuşun. İnanın bu terapi süreciniz için bunları yok saymanızdan çok daha yararlı bir yaklaşım olur.
Çoğu insan terapiye hızlıca ve birden iyi hissetmek için gider. Ama işin aslı tam olarak böyle değildir. Hızlıca, sihirli bir şekilde iyi hissetmek gerçekçi bir beklenti değil. Terapiye gitmeden önce iç dünyanıza terapiden ne beklediğinizi, iyileşmek için kendinize zaman verip veremeyeceğinizi sorabilirsiniz. Bunu netleştirmek de bu kararı vermenizde yardımcı olur. Kendinize ait gerçekliği görmek için, dahası bu gerçeklikle barışmak için terapi almayı düşünebilirsiniz. Bu sürece başlamadan önce her zaman, her seanstan sonra iyi hissetmeyebileceğinizi bilmeniz oldukça önemlidir. Çünkü iyileşmeye giden yol bazen duraksar, bazen engebeli olabilir. Canınız bir miktar acıyabilir. Değişmek içinde bir miktar doğum sancıları da içerir.
Kendim üzerinde çalışmak istiyor muyum? Terapiye gitmek için kendinizle ilgili çalışmaya az da olsa gönüllü olmanız önemlidir. Çünkü terapi odasında üçüncü kişilerle çalışmayız. Bizzat danışanın duyguları, düşünceleri, davranışları, geçmiş yaşam deneyimleri irdelenir. Terapi üzerinden terapi odasında bulunmayan birinin değişmesi söz konusu değildir. Kişi kendinde bazı şeylerin yolunda gitmediğini, bunun ilişkilerini ve hayatını bozduğunu gözlemler ve bunu değiştirmek isterse süreç çok daha sağlıklı bir şekilde ilerler.
Değişme sorumluluğu danışanındır. Terapiye başlamadan önce terapisti nasıl gördüğünüze de bakabilirsiniz. Çoğu insan terapistleri idealize eder ve sanki sihirli cümleleri, sihirli tavsiyeleri var gibi düşünür. Oysa terapist değişim yolunda size dair samimi bir merak duyan, aldığı eğitimler ışığında terapötik müdahalelerle kendi yolunuzda size ışık tutan kişidir. Terapist sizi değiştiremez, değişen siz kendinizsiniz. Bu sorumluluğu almaya gönüllü olmak belki de değişmenin en önemli adımlarından biridir. Kendinize gerçekten iyileşmeye/değişmeye mi beni kurtaracak birine mi ihtiyaç duyuyorum diye sorabilirsiniz.
İnsan iç dünyasına dönüp usulca sorabildiğinde, çoğunlukla gerçek bir cevap bulur. Bulamadığında tüm kararsızlıklarıyla beraber doğru zamanı beklemek veya bir adım atmak yine kendi sorumluluğudur. Terapiye gitmek istemek de istememek de insancadır. Umarım aklınızdaki sorulara biraz da olsa yanıt olmuştur, sevgiler.
Uzm. Psk. Dan. Esra Değirmenci
Comments